15 Ekim, 2010

YOKSULLAR NİYE ÇOK ÇOCUK YAPAR?

Biyolojide bir kural vardır: Yaşama koşulları kötüleştikçe, organizmalar daha çok üreme eğilimi gösterirler. Örneğin çiçekli bitkilere ne kadar az su verirseniz, o kadar çok çiçek açar. Ne kadar bol su verirseniz o kadar çok büyür, dallanır, budaklanır. Bunun nedeni şudur: Az su verdiğiniz bitki, susuzluktan ölmeden önce çiçek açmak suretiyle soyunun devamını garantiye alır. Elbette, dalını tepesine dayayıp düşünerek yapmaz bunu! DNA'sında, herhalde, kodlanmış bir şeydir bu.

Jeolojik devirler boyunca, yeryüzünde pek çok "felaket" olmuştur; milyonlarca yıl süren volkan patlamaları, devasa meteor çarpmaları, on milyonlarca yıl süren kuraklık yahut buzul dönemleri vb.  Bu gibi olaylar sonucunda, bazen dünyada var olan canlıların neredeyse tümü yok olmuş; yeryüzünde yaşayan bütün organizmalar yok olmanın eşiğine gelmiştir; bazen de bazı canlı grupları ortadan kalkmıştır. Ancak bu tür "kriz" dönemleri aşıldıktan ve ortam canlılar için az çok uygun hale geldikten sonra, daima ortak bir şablon görülür: Çok çeşitli ve yeni canlı grupları ortaya çıkar. Sanki "can havliyle" hayata tutunmaya çalışır gibidir "canlılık" Koşullar iyileştiğinde ise, cins çeşitliliği azalır ve ortama en iyi uyum sağlayan türler serpilip gelişirler. Jeoloji tarihi bunun kayıtlarıyla doludur. İnanmazsanız, tortul kayaları kazıp (!) burdan geriye doğru bakın! :))

Üniversitenin ikinci sınıfında, paleontoloji dersinde bu ilkeyi öğreneli beri, "yoksullar neden çok çocuk yapıyor" diye çemkirenlere acaip kızar oldum. Çok çocuk yapıyorlar çünkü, içgüdüsel olarak, soylarını sürdürmek istiyorlar bütün canlılar gibi ve o koşullarda çocuklarının ancak bir kısmının hayatta kalabileceğini biliyorlar. Açlık yüzünden, hastalıklar yüzünden, kazalar yüzünden, yüzünden oğlu yüzünden o çocukların bir kısmı, daha kendileri üreyemeden öleceklerdir çünkü. Soyu sürdürmeyi garanti altına almanın tek yolu çok üremektir. Bir-ikisi olsun hayatta kalsın diye çok ürer zor koşullarda yaşayan organizmalar, insan dahil. Bu içgüdeseldir.

Tabii tuzunuz kuruysa, çocuğunuzu el bebek-gül bebek büyütecek, her türlü tıbbi bakımı temin edecek koşullara sahip iseniz, az üreme lüksünüz vardır; bunu tıpkı yoksullar gibi içgüdüsel olarak siz de "bilirsiniz". Ama sorun şudur: Bunu bildiğinizi bilmez; kendinizi doğanın ve hayvanların üstünde ve ötesinde, bir eşref varlık olarak algıladığınız için; bilincinizi her şey sandığınız, içgüdülerinize, doğal eğilimlerinize, DNA'nızda yazanlara egemen olduğunuz gibi bir yanılgı içinde olduğunuz için, yoksullara kızarsınız: Niye bu kadar çok çocuk yapıyorlar diye.

Kızmayınız! Hepimiz üreme içgüdüsünün elinde oyuncağız! Bunu bilsek de öyle, bilmesek de! Ama bilmenin faydaları saymakla tükenmez tabii... ürememe "özgürlüğünü" kendinize tanımanız dahil!..

Hiç yorum yok: