“Senin orta düzeydeki kimselere karşı duyduğun aşağılayıcı nefret, onlardaki geniş, kapsamlı kuvveti gösrmene engel oluyor. Sen kendi parlaklığının orta yerinde dururken, gözlerin öylesine kamaşıyor ki, odanın kuytu karanlık köşelerini göremiyorsun. Oralarda kalabalıkların, beyinsiz insan kalabalığnın ne tehlikeler hazırladığını görecek şekilde gözlerini ayarlayamıyorsun. Ben sana bunları , sevgili öğrencim, sen kendinden yeteneksiz kişilerin, sayıları ne kadar çok olursa olsun, seni yenebileceklerine ininmakta güçlük çekiyorsun. Oysa biz artık orta düzeydeki insanların çağında yaşıyoruz. Orta düzeydeki insan sıkıcı, renksiz, aptal gibi görünür... fakat ölümsüz tekdüzeliğine deveam eder... hiç bıkmaz. Amipler her zaman kaplanlardan çok yaşar. Çünkü durmadan bölünür, yenilenirler. O ölümsüz tekdüzelikleriyle. Kalabalıklar zorbaların en sonuncusu olacaktır. Gözlerin bir an için sanata çevir. Bak, Kabuki can çekişirken, No beri yanda sürünürken, şiddet romanları kalabalıkları nasıl peşinden sürüklüyor. Dikkat edersen hiçbir yazar romanına kahraman olarak gerçekten üstün bir insan tipi seçmeye cesaret edemiyor. Çünkü seçerse, kalabalığın içindeki orta düzeydeki insan öfkelenecek, utanacak ve kendisini savunması için eleştirmenleri ortaya sürecektir. Kalabalığı çıkardığı gürültü mantıksızdır ama, kulakları sağır edecek kadar güçlüdür. Beyinleri yoksa da, binlerdce kolları vardır. Bunları seni yakalamak, çekmek, aşağıya indirmek ve batırmak için kullanırlar”
“Peki bana ne yapmamı öğütlersin?”
“Onlarla temastan kaçın. Kendini bir terbiye örtüsünün altına sakla. Onlara uzak ve aptal görün. İçlerine girme. Ayrı yaşa ve şibumi’yi incele. Hepsinden önemlisi de, seni çeşitli yemler kullanarak öfkeye ve saldırıya itmelerine izin verme. Saklan, Nikko!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder