06 Kasım, 2010

GARİP - Ahmet İnam


         Garip gurbette olandır. Vatanında bile. Evinde bile. Burada iken, hep “orada”dır. Göçebedir. Yurdunda göçebedir. Bu gurbet duygusu onu dünyevi isteklerden, mülklenme açgözlülüğünden alıkoyar. Hep “ötede”dir. Üşüşmez garip. Kapışmaz. Yapışmaz.
...
Nedir garibi ülkesine bağlayan? İçine bağlayan, iç dünyasına? İkinci temel öğesi garipliğin: Duygulu oluşu. Duygulu, iç fırtınaları yaşayan, seven, arayan, yıkılan, uman...Gurbette yitmez garip; bekleyenleri vardır, döner gelir. Anıları vardır. Yaşadığı duyguların  bağlandığı diyarı vardır.
...
Garibin üçüncü temel özelliği kimsesizliğidir. Kimsesizliği eşinin dostunun olmayışı anlamında değil; dış dünyayla arasındaki kapanmayan derin uçurum, insanlarla ilişkisinde de kendini gösterir. Garibin dostları, sevgilileri elbette uçurumun öbür yanındandırlar. Garip öbür yana geçmiş, onları sevmiştir; ama döner gelir yeniden uçurumun öte yanına; yola çıktığı yere. Garip uzlaşmaz, yurt tutmaz. Yerleşmez. Onu bir eve, bir odaya, bir pencereye, bir insana bağlayamazsınız. Garip kimseyi kırmadığı için, kimseye kin tutmadığı, kimseyle yarışmadığı, kapışmadığı için kimsesizdir. Garipten müdür, muhtar, milletvekili olmaz. Garip gidicidir. Gidip gelici. Sorumsuz değildir. Everenden, candan, canlılıktan sorumludur. Kendinden. Kendini yaşaması için, kendi sorumluluğunu taşımak amacıyla gider.
...
Garip, birbirini boğazlayan, doğayı sömüren, çıkarlarını sürekli kollayan, iç dünyasını, ruhunu unutmuş insana bir uyarıdır.

Hiç yorum yok: