‘Benden Bu Kadar (As Good As It Gets)’ adlı filmi izlemiş miydiniz? Filmde Jack Nicholson takıntılı ve kadın düşmanı bir yazarı, Helen Hunt astımlı bir oğlu olan bekâr bir garsonu ve Greg Kinnear da eşcinsel bir sanatçıyı oynar. Aklımda yer etmesinin nedeni içinde geçen bir cümledir. Anlatayım…
Bir dizi olay sonucu bu üçlü arasında bir tür “arkadaşlık” kurulur. Sanatçıya ilişkin bir mesele nedeniyle de garson kadın ve takıntılı nobran yazar, bir yolculuk yapmak, bir otelde gecelemek zorunda kalırlar. Akşam yemeğinde yazar mutat “eşşekliklerini” yapınca, kadın masadan kalkar; odasına geri dönecektir (yahut döner, unutmuşum!). Adam özür diler ve geri gelmesini ister. Kadın bir şartla geri geleceğini söyler; “Bana bir iltifat edeceksin” der. Adam düşünür, düşünür (unutmayın adam hakikaten itin tekidir) ve der ki: “Bana daha iyi bir adam olma arzusu veriyorsun.”
İşte ben o filmi, bu yüzden unutmuyorum. Acaba, diyorum, kendi kendime, varlığımla çevremdekilere nasıl etki ediyorum? Onlarda daha iyi insanlar olma arzusu uyandırıyor muyum? Hiç olmazsa arada bir? En azından daha kötü biri olma arzusu uyandırmıyor olduğumu ummak istiyorum, bunu diliyorum.
Başkalarının benim üzerimde yarattığı etkiyi düşünürken de aklıma geliyor bu film. Bazı insanlar, tam olarak, bu anlattığım etkiyi yapıyorlar üzerimde. Sırf onlar var diye, daha iyi biri olmak istiyorum; içimdeki en iyi yanları ortaya çıkarmak. İyi, daha iyi bir insan olmak istiyorum. Onlara “layık olmak”, deyim yerindeyse…
Bazı insanlar ise tam tersi etki yapıyorlar üzerimde. Olağan olarak olduğumdan daha kötü biri oluyorum. İçimdeki kötü ortaya çıkıyor. Sevmiyorum o haldeki kendimi ve böyle olmama neden olan insanlara kızıyorum. Onlardan kaçmak arzusu duyuyorum, uzaklaşmak…
Aslına bakarsanız, mesele belki de bundan ibarettir: Birbirimize kendimizi nasıl hissettirdiğimizden: Bir bağ kurduğumuz zaman biriyle, birbirimize neler ilham ettiğimizden… Her ne yapıyor olursak olalım, muhatabımızda “daha iyi bir insan olma arzusu” uyandırmamız gerek mümkün mertebe. Çünkü insan durduk yere iyi bir hayvan değil; iyi olma arzusu duymaya, iyi olmak için teşvik edilmeye muhtaç. Neresinden baksanız...
Sahi, siz insanlar üzerinde nasıl bir arzu uyandırıyorsunuz?
Sahi, siz insanlar üzerinde nasıl bir arzu uyandırıyorsunuz?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder