24 Ocak, 2024

“YAŞLANMAYAN BİR KADINA TÜRKÜ”


Gülten Akın’la  “tanışmamız” şöyle oldu: Yirmi yıl kadar önceydi. Oturmuş Sadık Gürbüz dinliyorduk ve çok güzel bir şarkı vardı albümde; “Darıdan ufağım da dünya sığar içime/Dünyalara sığamam sığamam oğul” diye başlayan bir şarkı. Harikuladeydi sözler. Albümün kapağına bakınca, bu sözlerin Gülten Akın’a ait olduğunun, dolayısıyla Gülten Akın’ın varolduğunun farkına varmış oldum. Bunalan Ozan İlahi’siydi söylenen. Gülten Akın o gün hayatıma girdi.

 

İyi ki öyle oldu. O gün bu gündür okurum Gülten Akın’ı. Okumaya doyamam. Kimi şiirlerini yüzlerce kere okumuş olmalıyım ama tuhaftır, hiçbirini ezbere bilmem. Kimi zaman onun şiirlerinden seçmeler yapıp sokaklarda insanlara dağıtmak arzusuna kapılırım; benim hayatımı güzelleştirdikleri gibi, başkalarınınkini de güzelleştirsinler diye. Çünkü tuhaf bir şekilde, şiir seven insanların bile –en azından benim tanıdıklarımın- önemlice bir bölümü bilmez Gülten Akın’ı. “Yağmur yağar akasyalar ıslanır / Bulutlar uçuşur geceleyin / Ben yağmura deli buluta deli / Bir büyük oyun yaşamak dediğin / Beni ya sevmeli ya öldürmeli / ... Yitirmeli büyük yolların birinde ne varsa / Böcekler gibi başlamalı yeniden” dersiniz, “Aaaa Sezen Aksu’nun şarkısı değil mi?” cevabı alır ve kederlenirsiniz. 

 

Kimi zaman  yapayalnız hissedersiniz kendinizi ve ordadır “Ah kimselerin vakti yok / Durup ince şeyleri anlamaya / Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar / evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya” der.

 

Tam siz hesaplaşırken kendinizle ve geçmişinizle “Doğduğum kente gittimdi, bazı pasları silmeye / yerinde görmeye bazı taşları, bazı oyukları v.b. / Saçlarımı uzun tuttumdu bir ağırlık olsun diye” diyerek yanınızda durur.

 

Sokaklarda mendil satan/dilenen çocukları, çöpleri karıştıran, anneniz/babanız olabilecek yaşta insanları görür; insanlığınızdan utanırsınız; ordadır:  “Kötü mü yoksul mu biri / Tutsak mı bizim yüzümüzden / Biri kardeşini vurduysa sebepsiz / Çaldıysa bizim yüzümüzden” der size; utancınız değilse de yalnızlığınız azalır.

 

“Bazı adamların aşk / Bazı kadınları sokaklardan çekip alması karanlığa / Bazı kadınların aşk / Üşüyen burnunun kulağının / Parmak ucunun göz kapağının / Öpüle hohlana ısıtılması / ... Ama dışarda yağmur var / Bir yaz sonu sıcağına karşı / Ama dışarda toprak serin / - Taze bulgur pilavı kokulu- / Ama dışarda – Ben anlatamam- / Tutabilseniz bir dönemezsiniz” der ve size diyecek hiçbir şey kalmadı duygusuna kapılırsınız. Üstüne ekler: “Onlar / Yalın kat adamlar kalabalık adamlar / En yalnız kadınlara söz arasında / Ya da boş gözleriyle aralıksız / En kötü sevgilerini sunuyorlar / -Bana gel sonra git bana gel”. Sonra teselli eder sizi: “Kötü bir gündüze karşılık / Tanrının her akşamüstü / Tutsak pazarından eski çirkin / Başımı alır gelirim... Bir karanfil mi, ben alır size veririm”.

 

Kendinizden, tercihlerinizden, yaptıklarınızdan ve yapmadıklarınızdan; her şeyinizden kuşkuya kapıldığınızda “Kaçıp sevgilerin korkunç tuzaklarından / Kaçıp ana olmaklardan eş olmaklardan / Kentlerdeki yadırgı pabuçlu yalnızlığa / Dağlardaki kırmızı ışığa varıldı” dizelerini okumak iyi gelir.

 

“Ellerim tutmanın elleri gözlerim bakmanın / Benim değil ayaklarım yürümenin / Solumaya bir yerlerim sevmeye başkası / Ben yaşamanın olmalıyım öyleyse, değilim” dersiniz ve olmaya bakarsınız bazan. Ve olurken/olmaya çalışırken de yanınızdadır ve cesaretlendirir sizi: “Kestim kara saçlarımı n’olacak şimdi / Bişeycik olmadı – Deneyin lütfen- ... Şimdi şaşıyorum bir toplu iğneyi / Bir yaşantı ile karşılayanlara / Gittim geldim kara saçlarımdan kurtuldum”

 

“Adam senin böyle ilk gündüzden / Sulayıp biçtiğin çayır çimen/ Üç güne kalmaz tazelenir / Adam senin böyle kuşluk vakti / Ürküttüğün serçeler –iş olsun- / Akşama kalmaz unutulur/ Benim bir nokta kırılmışlığım / Gözlerimin ardında büyür durur” diyesiniz  gelir; ne diyeceğinizi bulamazsınız ve o sizin yerinize çoktan söylemiştir.

 

Hayal kırıklığına uğrarsınız aşkta; “Bana yaşadığı kentin kumunu gönderen / bir sevgilim vardı / bense merak ederdim hep oranın rüzgarını/ ...  Paylaştığımız kentler oldu sonra / rüzgar usta ben acemi / esti geçti bir hışımla geldi geçti / kum doldurdu gözlerimi” diyerek sizi size anlatır.

 

Günün birinde bir edebiyat dergisinde Sezen Aksu için yazılmış bir yazıda şu sözleri okurken içiniz sızlar elde olmadan “Kadınlar vardı, erkeklerin anlattıkları kadınlar. Erkeklerin duyguları da vardı, aşkları, iştahları... Kadınlar zaten yoktular! Zaten çok kadın kahramanımız da yoktu, gerçek bir ozanımız mesela. Serçe Ozan’a kadar” (Yalnız avlanan tanrıça, Aycan Saroğlu, Picus, Ağustos 4004, 78-79).  Herhalde, Deli Kızın Türküsü’nü “Serçe Ozan” yazdı sanmaktadır bunları yazan.Ve tümden habersiz olmalıdır büyük ozan Gülten Akın’dan.

 

Gülten Akın  “ Neyi ki yapmış, bütün yüreğiyle, bedeniyle, içtenliğiyle yapmış” biridir.   “Örneğin, keşke bu dizeleri  Murathan Mungan değil de, ben yazsaydım: “Bazı sözler karanlıkta söylenir / Bazı sözler hiçbir zaman”. Hani değiştokuş mümkün olsa, ben bütün şiirlerimi versem; o, bu iki dizeyi verse..” diyecek yücegönüllülüğü gösterebilmiştir kimsenin kimseyi kolay kolay beğenmediği; beğense bile bunu ifade etmediği bu topraklarda.

 

Bu yıl TÜYAP Kitap Fuarı’nın Onur Yazarı. “Bir dileğimiz var: Hayatımızı ve dünyayı değiştirmek. Bu dileğimizde yalnız değiliz, gittikçe genişleyen bir kitle var bizimle. Dünya giderek yaşanmaz oldu. Kan, acı ve gözyaşı sızdırıyor durmadan. Bu kabusun artık tümüyle bitmesini istiyoruz. Bizim silahımız yok. Silahın ve kötüye kullanılan paranın sesinden nefret ediyoruz. Bizim salt kalemimiz, kitaplarımız var” diyor. Yanında duruyoruz. O bizim ozanımız, elli yılı aşkındır, hep öyle kalacak. İyi ki var. Varlığı hayatlarımıza güzellik katıyor.


(Bu yazı 2004 yılında, yazıldı, Radikal İki'de yayınlandı. Radikal arşivi Murat Sevinç'in deyişiyle "Lümpen tüpçü burjuvazi, binlerce yazılık ‘arşivi yok ettiği’ için artık okunamıyor ne yazık ki." Burada dursun.

Fotoğraf da yıllar önce, Salihli Şiir İkindileri'nde çekildi.)


12 Ocak, 2024

Bir Karım Olsun İstiyorum - Judy Brady


1- Ben karılar diye sınıflandırılan insanlardan biriyim. Bir karıyım. Ayrıca, tamamen tesadüf eseri olmayan bir şekilde, bir anneyim.


2- Yakın geçmişte bir yeni boşanmış eski bir arkadaşım ortaya çıktı. Arkadaşımın bir çocuğu vardı ve çocuk, elbette, eski karısıyla yaşıyordu. Kendisi yeni bir karı arıyor. Bir akşam ütü yaparken bu arkadaşımı düşünüyordum ve bir anda anladım ki ben de bir karım olsun isterdim. Neden bir karım olsun istiyorum?


3- Ekonomik bağımsızlığımı kazanmak, kendime bakmak ve gerekirse bana bağımlı olanları destekleyebilmek için okula geri dönmek istiyorum. Çalışıp beni okutacak bir karım olsun istiyorum. Ve ben okurken, çocuklarıma bakacak bir karım olsun istiyorum. Çocuklarımın doktor ve dişçi randevularını takip edecek bir karım olsun istiyorum. Ve benimkileri de. Çocuklarımın çamaşırlarını yıkayıp onaracak bir karım olsun istiyorum. Çocuklarıma bakıp onları sevgiyle besleyecek, okullarıyla ilgilenecek, yaşıtlarıyla yeterli sosyal ilişkiler kurmalarını sağlayacak; onları parka, hayvanat bahçesine filan götürecek bir karım olsun istiyorum. Hastalandıklarında çocuklarıma bakacak ve yanlarında olacak bir karım olsun istiyorum, çünkü ben derslerimi ihmal edemem. Karım işten izin alabilmeyi ama işten kovulmamayı becermeli. Bu karımın gelirinde zaman zaman küçük kesintiler olması anlamına gelebilir ama sanırım bu kadarına katlanabilirim. Karım işteyken çocuklarımın bakımını temin etmenin ve bunun için gereken parayı ödemenin de karıma düşeceğini söylememe, herhalde, gerek yok.


4- Fiziksel ihtiyaçlarımı karşılayacak bir karım olsun istiyorum. Evimi temiz tutacak bir karım olsun istiyorum. Çocuklarımın ve benim arkamı toplayacak bir karım olsun istiyorum. Giysilerimi temiz tutacak, ütüleyecek, onaracak, gerektiğinde yenilerini alacak ve bana ait şeyleri ihtiyaç duyduğum an bulabilmem için yerli yerinde tutacak bir karım olsun istiyorum. Güzel yemekler pişiren bir karım olsun istiyorum; karımın iyi bir aşçı olmasını istiyorum. Ne pişirileceğine karar verecek, gerekli alışverişi yapacak, pişirdiklerini zevkli sofralarda sunacak ve ben ders çalışırken sofrayı toplayıp bulaşıkları yıkayacak bir karım olsun istiyorum. Hastayken bana bakacak, duyduğum ağrılar ve okulda kaçırdığım dersler için beni teselli edecek bir karım olsun istiyorum. Ailemiz tatile gittiğinde, benim dinlenmeye ve ortam değiştirmeye ihtiyacım olduğunda, bana ve çocuklarıma bakmaya devam edecek bir karım olsun istiyorum.


5. Bir karının görevleri konusunda saçma sapan şikâyetlerde bulunmayacak bir karım olsun istiyorum. Ama öyle bir karım olsun istiyorum ki derslerimi çalışırken zor bir noktayı açıklamak ihtiyacı duyduğum zaman da beni dinlesin. Ve yazdıklarımı benim için daktilo etsin.


6- Sosyal hayatımın ayrıntılarıyla ilgilenecek bir karım olsun istiyorum. Ben ve karım arkadaşlarımız tarafından davet edildiğimizde, çocuklarımıza kimin bakacağını ayarlayan bir karım olsun istiyorum. Hoşlandığım ve birlikte vakit geçirmek istediğim insanlarla tanıştığımda; karımın evi temizlemesini, özel bir yemek hazırlamasını, benimle arkadaşlarıma hizmet etmesini ve en önemlisi ben arkadaşlarımla beni ilgilendiren konularda konuşurken sözümü kesmemesini istiyorum. Misafirlerim gelmeden önce çocuklarımın bizi rahatsız etmemeleri için, karınları doymuş olarak yatağa yatmalarını temin eden bir karım olsun istiyorum. Misafirlerimin ihtiyaçlarıyla ilgilenecek, onları rahat ettirecek; kül tablaları olmasını, ordövrlerden almalarını, yemekten ikinci kere yemelerini, şarap kadehlerinin gerektiğinde doldurulmasını, kahvelerinin sevdikleri gibi sunulmasını sağlayacak bir karım olsun istiyorum. Ve arada bir yalnız başıma dışarı çıkmaya ihtiyacım olduğunu bilen bir karım olsun istiyorum.


7- Cinsel ihtiyaçlarıma karşı duyarlı, canım istediğinde tutkuyla ve hevesle sevişen ve tatmin olmam için gerekeni yapan bir karım olsun istiyorum. Ve elbette, canım istemediğinde benden cinsel ilgi beklemeyen bir karım olsun istiyorum. Doğum kontrolüyle ilgili bütün sorumluluğu üstüne alan bir karım olsun istiyorum; çünkü başka çocuk istemiyorum. Bana sadık bir kadım olsun istiyorum ki entelektüel hayatım kıskançlık yüzünden alt üst olmasın. Ve benim cinsel ihtiyaçlarımın monogamiye sıkı sıkıya bağlı kalmamayı gerektirdiğini anlayan bir karım olsun istiyorum. Benim, ne de olsa, başka insanlarla mümkün olduğu kadar eksiksiz ilişkiler kurabilmem gerekir.


8- Eğer şansım yaver gider de, hâlihazırdaki karımdan daha uygun bir karı olacak biriyle karşılaşırsam, mevcut karımı bir başkasıyla değiştirme özgürlüğü istiyorum. Doğal olarak, yepyeni bir hayata başlamayı isterim ve karımın çocukları alması ve onlardan sorumlu olması gerekir ki ben özgür kalabileyim.


9- Mesleğe atıldığımda, karımın işten hemen çıkmasını ve evde oturmasını isterim ki bir karının görevlerini eksiksiz ve gerektiği şekilde yerine getirebilsin.


10- Ulu Tanrım, kim bir karısı olsun istemez ki?


Yazan: Judy Brady (Syfers) Literature for Composition, (Third Edition) Sylvan Barnet, Morton Berman, William Burto, Marcia Stubbs. Copyright 1993 Publisher: HarperCollins Customs BooksS. 775-776.


Çeviren: Nuray Önoğlu

06 Kasım, 2022

THE STORY OF OLD WOMEN 

I like old women
ugly women
mean women
 
they are the salt of the earth
 
they are not disgusted by
human waste
 
they know the flipside
of the coin
of love
of faith
 
dictators clown around
come and go
hands stained
with human blood
 
old women get up at dawn
buy meat fruit bread
clean cook
stand on the street
arms folded silent
 
old women
are immortal
 
Hamlet flails in a snare
Faust plays a base and comic role
Raskolnikov strikes with an axe
 
old women
are indestructible
they smile knowingly
 
god dies
old women get up as usual
at dawn they buy bread wine fish
civilization dies
old women get up at dawn
open the windows
cart away waste
man dies
old women
wash the corpse
bury the dead
plant flowers
on graves
 
I like old women
ugly women
mean women
 
they believe in eternal life
they are the salt of the earth
the bark of a tree
the timid eyes of animals
 
cowardice and bravery
greatness and smallness
they see in their proper proportions
commensurate with the demands
of everyday life
their sons discover America
perish at Thermopylae
die on the cross
conquer the cosmos
 
old women leave at dawn
for the city to buy milk bread meat
season the soup
open the windows
 
only fools laugh
at old women
ugly women
mean women
 
because these beautiful women
kind women
old women
are like an ovum
a mystery devoid of mystery
a sphere that rolls on
 
old women
are mummies
of sacred cats
 
they’re either small
withered
dry springs
dried fruit
or fat
round buddhas
 
and when they die
a tear rolls down
a cheek
and joins
a smile on the face
of a young woman



YAŞLI KADINLARIN HİKAYESİ


Yaşlı kadınları severim.
çirkin kadınları
sıradan kadınları
 
Onlar dünyanın tadı tuzudur.
 
onlar iğrenmez
insani atıklardan
 
ters yüzünü de bilirler
madalyonun
aşkın
inancın
 
diktatörler soytarılık eder
gelir giderler
elleri boyanmış
insan kanıyla
 
yaşlı kadınlar şafakta ayaklanır
et, meyve ekmek satın alır
temizler, pişirir
sokakta dikilir
kavuşturup kollarını sessiz
 
yaşlı kadınlar
ölümsüzdür
 
Hamlet çırpınır düştüğü kapanda
Faust adi ve komik bir rol oynar
Raskolnikov baltayla saldırı.
 
yaşlı kadınlar
dayanıklıdır
anlayışla gülümserler
 
tanrı ölür
yaşlı kadınlar erkenden kalkar alışıldığı üzere
şafakta ekmek şarap balık alır
uygarlık ölür
yaşlı kadınlar şafakta kalkar
pencereleri açar
çerçöpü atar
adamlar ölür
yaşlı kadınlar
cesedi yıkar
ölüleri gömer
çiçekler eker
mezarlarının üstüne
 
Yaşlı kadınları severim.
çirkin kadınlar
sıradan kadınları
 
onlar ebedi hayata inanır
Onlar dünyanın tadı tuzudur.
bir ağacın kabuğu
hayvanların ürkek gözleridir
 
korkaklığı ve cesareti
büyüklüğü ve küçüklüğü
olduğu gibi görürler
günlük yaşamın
talepleriyle orantılı
oğulları Amerika'yı keşfeder
Termofil savaşında ölür
çarmıha gerilir
evreni fetheter
 
yaşlı kadınlar şafakta yola çıkar
süt ekmek et almaya şehre gider
çorbaya baharat atar
pencereleri açar
 
sadece aptallar güler
yaşlı kadınlara
çirkin kadınlara
sıradan kadınlara
 
çünkü bu güzel kadınlar
nazik kadınlar
yaşlı kadınlar
bir yumurtaya benzer
gizemden azade gizeme
yuvarlanıp duran bir küreye
 
yaşlı kadınlar
mumyalarıdır
kutsal kedilerin
 
ya ufacıktırlar
buruş buruş
kuru yapraklar
kurutulmuş meyveler
iri ve dolgun
yuvarlak buddhalar
 
ve öldüklerinde
bir damla gözyaşı yuvarlanır
bir yanakta
ve katılır
yüzündeki gülümsemeye
genç bir kadının

 

 

Tadeusz Rozewicz

Çeviren: Nuray Önoğlu

15 Eylül, 2022

KADIN SORUNLARINA DAİR KURGU VE KURGU DIŞI KİTAPLAR LİSTESİ

% 99 İçin Feminizm: Bir Manifesto – Cinzia Arruzza, Tithi Bhattacharya, Nancy Frazer

Acayip Bir Başlangıç – Monika Maron

Altın Defter - Doris Lessing

Animal Triste – Monika Maron

Anna Karenina – Tolstoy

Aslında Aşk da Yok – Duygu Asena

Bağımsızlık Yolu – Richard Yates

Bahisdışı Kız Kardeş – Audre Lorde

Bana Bilgiçlik Taslayan Adamlar – Rebecca Solnit

Başkaldıran Beden – Mona Eltahawy

Batı Ülkelerinde Kadın Hareketleri – Süheyla Kadıoğlu

Bekâretin El Değmemiş Tarihi – Hanne Blank

Belki Bir Gün Uçarız – Aylin Balboa

Ben Kirke – Madeleine Miller

Beni Hiç Anlamıyorsun – Deborah Tannen

Bir Kadını Öldürmeye Nereden Başlamalı? – Hatice Meryem

Bu Benim Kanım – Elise Thiebaut

Bu Kardan Adam Olmaz – Hasibe Özdemir

Bugünün Cadıları – Mona Chollet

Büyüklere Feminist Masallar – Suniti Namjoshi

Caliban ve Cadı – Silvia Federici

Canına Tak Eden Kadınlar – Sibel Hürtaş

Cariyeler, Bacılar, Yurttaşlar – Deniz Kandiyoti

Cennet – Toni Morrison

Cımbızın Çektikleri – Müge İplikçi, Ümran Kartal

Cinsel Devrim – Wilhelm Reich

Cinsel Politika – Kate Millet

Cinsel Şiddeti Anlamak – Diana Scully

Cinsiyet Belası – Judith Batler

Companeras Zapatista Kadınlarının Hikayesi - Hilary Klein

Damızlık Kızın Öyküsü – Margaret Atwood

Divanımdaki Erkekler – Brandy Engler, David Rensin

Düğünün Bir Üyesi – Carson McCullers

Dünyadan Aşağı – Gaye Boralıoğlu

Ekofeminizm – Vandana Shiva, Maria Mies

En Mavi Göz – Toni Morrison

Eril Tahakküm - Pierre Bourdieu

Erkek Doğrama Cemiyeti Manifestosu – Valerie Solanas

Erkeklerden Nefret ediyorum – Pauline Harmange

Erkeklere Her Şey Anlatılmaz – Buket Arbatlı

Etin Cinsel Politikası – Carol J. Adams

Ev Ödevi – Nurdan Gürbilek

Feminist Bir Yaşam Sürmek – Sara Ahmed

Feminist Düşünce – Rosemarie Tong, Tina Fernandes Botts

Feminist Felsefeye Giriş – Alison Stone

Feminist Manifesto – Chimamanda Ngozi Adichie

Feminist Tarihin Peşinde – Joan W. Scott

Feminist Tarihyazımında Sınıf ve Cinsiyet – Leonore Davidoff

Feministler Pembe Giymez ve Diğer Yalanlar – Scarlett Curtis

Feminizm Herkes İçindir – Bell Hooks

Feminizm Kendi Arasında – Aksu Bora

Feminizm ve Doğaya Hükmetmek – Val Plumwood

Flanöz – Lauren Elkin

Fransız Teğmenin Kadını – John Fowles

Güvercinler Gittiğinde – Merce Rodoreda

Güzellik Bir Yaradır – Eka Kurniawan

Harem ve Kuzenler – Germaine Tillion

Haydutlar Kraliçesi – Phoolan Devi

Hep Aşka Dair – Bell Hooks

Irkçı Kuşatma ve Kadınlar – Angela Davies

İkinci Cinsiyet – Simone de Beauvoir

İnandına Canlı – Vandana Shiva

Kadın Antropolojisi – Rayna R. Reiter

Kadın Beyni – Louann Brizendine

Kadın Çirkinliğinin Tarihi – Claudine Sagaert

Kadın Haklarının Gerekçelendirilmesi – Mary Wollstonecraft

Kadın Olmak – Zeynep Oral

Kadın Psikolojisi - Karen Horney

Kadın ve İktidar – Mary Beard

Kadın ve Sosyalizm – August Bebel

Kadının Adı Yok – Duygu Asena

Kadının Görünmeyen Emeği – Gülnur Acar Savran, Nesrin Tura Demiryontan

Kadınlar Dile Düşünce – Sibel Irzık, Jale Parla

Kadınlar Direniş ve Devrim - Sheila Rowbotham

Kadınlar ve Perestroyka – Chanie Rosenberg

Kadınlar, Irk ve Sınıf – Angela Y. Davis

Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar – Ursula K. Le Guin

Kadınlar, Sanat ve İktidar – Linda Nochlin

 Kadınların En Güzel Tarihi - Nicole Bacharan, Françoise Heritier, Michelle Perrot, Sylviane Agacinski

Kadınların Sınıfı – Aksu Bora

Kadınlık Daima Bir Muamma – Ayşegül Utku Günaydın

Kadınlık mı Annelik mi – Elisabeth Badinter

Kadınsız İnkılap – Yaprak Zihnioğlu

Kaplanın Karısı – Tea Obrecht

Karanlığın Sol Eli – Ursula K. Le Guin

Kaybolma Kılavuzu – Rebecca Solnit

Kendine Ait Bir Oda – Virginia Woolf

Kızlar da Yanmaz – Pakize Türkoğlu

Kibritleri Çok Seven Küçük Kız – Gaetan Soucy

Kimlikli Bedenler (Sanat, Kimlik, Cinsiyet) - Ahu Antmen

King Kong Teori – Virgine Despentes

Kişisel Olan Politiktir – İlknur Yüksel Kaptanoğlu

Koleksiyoncu – John Fowles

Komple Muamele – Mehtap Kandemir

Kurma Kız – Paolo Bacigalupi

Kurtlarla Koşan Kadınlar – Clarissa P. Estes

Kuş Evi – Eva Meijer

Kuytu – Carys Davies

Küçük Şeylerin Tanrısı – Arundhati Roy

Lavinia – Ursula K. le Guin

Madame Bovary – Gustave Flaubert

Man – Kim Thuy

Mandarinler – Simone de Beauvoir

Manevi Taciz – Marie-France Hirigoyen

Marksizm ve Kadınların Ezilmişliği – Lise Vogel

Masallar ve Toplumsal Cinsiyet – Melek Özlem Sezer

Mavi Tarlalardan Yürü – Claire Keegan

Modern Türkiye'de Siyasi Düşünce Cilt 10 Feminizm – İletişim Yayınları (Kolektif)

Mor Amber – Chimamanda Ngozi Adichie

Mor Etekli Kadın – Natsuko Imamura

Mutluluk Fotoğrafı – Richad Yates

Müslüman Kadının Kurtarılmaya İhtiyacı Var mı? – Lila Abu-Lughod

Nam-ı Diğer Grace – Margaret Atwood

Namus Adına – Mukhtar Mai

Napoli Romanları – Elena Ferrante

Neden Hiç Büyük Kadın Sanatçı Yok – Linda Nochlin

Nohut Oda – Melisa Kesmez

Orlando – Virginia Woolf

Osmanlı Kadın Hareketi – Serpil Çakır

Ölü Erkek Kuşlar – İnci Aralık

Payıma Düşen – Perinuş Sanie

Rızası Var – Vanessa Springora

Salka Valka – Halldor Laxness

Salla Gitsin – Mirian Goldenberg

Sanat/Cinsiyet Sanat Tarihi Ve Feminist Eleştiri - Ahu Antmen

Sanatçı Kadınların Öyküsü – Susie Hodge

Sessizin Payı – Nurdan Gürbilek

Sevilen – Toni Morrison

Sıfır Noktasındaki Kadın – Neval El Saddavi

Sırça Fanus - Slyvia Plath

Sindirella Kompleksi (Çağdaş Kadının Bağımsızlık Korkusu) – Colette Dowling

Sovyetler Birliği’nde Komünist Kadın Hareketi – Burcu Özdemir

Sultana’nın Rüyası – Begüm Rokaya

Sürgünde Toplumsal Cinsiyet – Nurcan Özgür Baklacıoğlu, Zeynep Kıvılcım

Tabular, Korkular ve Kadınlar – Zehra İpşiroğlu

Taklit ve Toplumsal Cinsiyete Karşı Durma – Judith Butler

Talebe – Tara Westover

Tarihin Cinsiyeti – Fatmagül Berktay

Taş Tanrılar – Jeanette Winterson

Tek Tanrılı Dinler Karşısında Kadın – Fatmagül Berktay

Tepedeki Kadın – Berna Durmaz

Tercihen Çocuksuz – Pınar Eke

Toplumsal Cinsiyet ve Bilim – Evelyn Fox Keller

Toplumsal Cinsiyet ve Eğitim – Fevziye Sayılan

Toplumsal Cinsiyet ve İktidar – R. W. Cornell

Tuhaf Şeyler Oluyor – Kelly Link

Türk Modernleşmesinin Cinsiyeti – Serpil Sancar

Uçup Giden Bir Kuş – Feriba Vefi

Utanç Bitti – Anja Meulenbelt

Yakut Orman - Rita Mae Brown

Yaşam Suyu – Clarice Lispector

Yaşasın Kadınlar – Gülsüm Kav

Yerdeniz Serisi – Ursula K. Le Guin

Yükselen Güneşin Ülkesinde – Chimamanda Ngozi Adichie

BEKLEME SÜRESİ ASLA ÖNGÖRÜLEMEYEN PERİMENOPOZ YARDIM HATTINI ARADIĞINIZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİZ (Yayına Hazırlayan: Kathryn Baecht)

Perimenopoz yardım hattını aradığınız için teşekkür ederiz. Telefon hatlarımız beklenmedik yoğunluktaki aramalar nedeniyle kitlenmiş durumda, ancak sizi temin ederiz ki uzmanlarımız bu yoğun ilgiye cevap verebilmek için ellerinden geleni yapıyorlar ve kısa süre içinde birisi sizinle ilgilenecek.

Beklediğiniz süre esnasında lütfen sıkça sorulan sorulardan derlenmiş bilgilendirme kaydının tadını çıkarın.

 

S: Peripenopoz tam olarak nedir?

C: Her ne kadar tüm dünyada kadınlar perimenopoz döneminden geçiyorlarsa da aslında tamamen doğal olan bu geçiş dönemini anlamaya yardım edebilecek kaynaklar en iyi haliyle bile tutarsızdır. Yine de bu sürecin batıl inançların veyahut edebikelamın arkasına saklanmasının hiçbir gereği yoktur. 

Açık bir dille perimenopoz bir kadının gizli zevk ve ıstıraplar mağarasının üzerine her ay yaşadığı adet dönemi ile çöken lanetten kurtulmak için çıktığı destansı bir yolculuk olarak nitelenebilir. Bu lanet, esasında, sinirli bir tanrının elmayı yedikleri, cadılık yaptıkları veya başka sudan sebepler yüzünden kadınlara verdiği bir cezadır. 

Perimenopozal yolculuğunun başlangıcına işaret eden pek çok mihenk taşı varsa da bir kadının en az yirmi yıl boyunca bir erkekle aynı işi yaptığı halde ondan daha az ücret almış YA DA elli galonluk bir fıçıyı doldurabilecek kadar sümük, tükürük, kusmuk, kan, irin, idrar ve dışkı (ishal ve diğer tüm türevleri dahil) ve bunların kombinasyonlarından oluşan ailesine ait tüm vücut sıvılarını temizlemiş olması, bunlardan en yaygın görülen iki tanesidir. 

Maceraya davet edildikten sonra, kadın yanına içi ibuprofenle dolu bir bel çantası alıp, ayaklarına da rahat bir çift ayakkabı çekerek,  yolun sonunda hem tampon için ödediği vergilerden hem de her ne kadar uzak bir ihtimal olsa da istenmeyen bir gebelikten kurtularak özgürleştiği berrak bir dağ deresinin kıyısına varana kadar, uykusuzluğun kuru çöllerinden geçmek üzere gizli mağarasının kapısı her daim taze çiğ damlaları ile ıslak, bereketli olduğu kadar da tehlikeli, doğurganlık vadisindeki evinden ayrılır.

 

S: Yani bu menopozun perimenopozdan sonra ortaya çıktığı anlamına mı geliyor?

C: Evet. On iki ay art arda adet görmeyen kadının menopoza girdiği söylenir. Bunu “menopoz” kelimesinin Latincedeki meno (adet) ve pause (artık hiçbir şeyi bir tarafınıza sallamamanın keyfi) kelimelerinin birleşiminden geldiğini göz önünde bulundurarak aklınızda tutabilirsiniz.

 

S: Peki menopozu tetikleyen şey nedir?

C: Perimenopoz yumurtalıklarınızın – yahut “pelvis bölgenizdeki tavukların” – her ay sektirmeden yumurtlamayı bırakmasıyla tetiklenir. Belki arada sırada, bazı aylar yumurtlayabilir, fakat diğer aylar boyunca bi sepet bile etmeyecek temiz havluları isteksizce katlarken, öylece kanepeye kurulup, kaliteli bir Malbec içer, mısır çerezi yer ve Better Call Saul izlerler.  

Yumurtalık tembelliğinin arttığı bu dönemde, yumurtalıklarınız Samuel Beckett’ın ya hiç gelmeyen ya da beyaz şortunuzu giymiş, ABD Yüce Mahkemesi (tabi ki şimdi hali değil, o eski daha meşru hali) huzurunda açılış savunmanızı yaparken hiç umulmadık anda geliveren adetinizi beklediğiniz sıradaki kaygınızı anlatan o ikonik oyununda tasvir edilen, şu iki ünlü Vladimir ve Estragon hormonunu üretmeyi de bırakır.  

 

S: Hafıza kaybı, perimenopozun bir belirtisi midir?

C: Evet.

 

S: Perimenopoz için ortalama yaş aralığı nedir? 

C: Perimenopozun ortalama yaş aralığı tam da google’da aşağıdaki maddeleri aratmaya başladığınız yaştır: 

-      Perimenopoz yaşı?

-      Bir ay geciken adet dönemi Menopoz başlangıcı mı?

-      Neden durduk yere öfkeleniyorum? 

Buna ek olarak, sıcak basmasının nasıl bir his olduğunu sormak için annenizi veya hayatınızdaki herhangi bir yaşlı kadını arıyorsanız perimenopozunuz başlamış olabilir. 


S: Sıcak basması nasıl bir duygudur? 

C: Sıcak basması, karnınızda yeni bir yıldız doğuyormuş da bu patlamadan yayılan tüm sıcaklık yüzünüzden fışkırıyormuş gibi hissettiren hafif rahatsız edici bir histir. Tabi hissedeceğiniz sıcaklık bu örnekten daha da fazladır.

 

S: Sıcak basmalarına ne sebep olur? 

C: Ateş basmaları, vücudunuzun dikkatle hazırladığı bir "sıcak/soğuk" oyununu oynayarak menopoza yaklaşma girişimleridir. Ne kadar çok ateş basması yaşarsanız, menopoza da o kadar yaklaşırsınız. Komik ama gerçek: Sonunda menopoza girmeden hemen önce, karanlıkta ışıldayacak kadar sıcak hissedebilirsiniz. Muhtemelen bunu gecenin bir yarısı terden ıslanmış çarşaflarınızı değiştirirken fark edebilirsiniz.

 

S: Sıcak basmasının yarattığı rahatsızlık hissini nasıl hafifletebilirim?

C:Eğer yerel şarküterinizden, gömme dondurucularına gizlice girmek, iç çamaşırlarınızı çıkarmak ve de tüm çubuklu dondurmalarını yemek yüzünden menedilmişseniz, ucuz bir yelpaze şık ve basit bir çözüm olabilir.

 

S: Hafıza kaybı, perimenopozun bir belirtisi midir?

C: Evet. 

 

S: Sıcak basmaların yanı sıra perimenopoz sırasında başka ne gibi hisler ortaya çıkabilir?

C:Beklenmeyene hazırlıklı olun. Ama aynı zamanda, uyku bozukluğu, gece terlemeleri, gündüz terlemeleri, eşofman altları, daha uzun adet dönemleri, mikro ölçekli adet dönemleri, bir yıl içinde tek defaya mahsus adet dönemi, ani kanama, kramplar, göğüs ağrısı, saç dökülmesi, çene kıllarının artması, cinsel dürtü kaybı, toplum içindeki değer kaybı, anlaşılmaz huysuzluk gibi beklenenleri de bekleyin.

  

S: Hepsi bu mu?

C: Hayır, ayrıca hapşırdığınızda başınıza gelen şey daha da kötüleşecek.

 

S: Hafıza kaybı perimenopoz belirtisi midir?

C: Evet.

 

S: Perimenopoz sırasında hâlâ hamile kalma şansım var mı? 

Evet. Bunlara yaş dönümü bebekleri denir ve bunlar ateşe hükmederler.

 

S: Perimenopoz semptomplarını nasıl hafifletebilirim?

C: Şikâyet etme arzunuzu bastırmak ve söyleyeceklerinizi yutmak gibi yaşam tarzı değişiklikleri sıklıkla tavsiye edilir, ancak gerçekten yardımcı olduklarına dair çok az kanıt vardır. Hormon tedavisi bazı semptomları hafifletebilir, ancak tam olarak anlaşılmayan faktörlerin karmaşık etkileşimine bağlı olarak tahmini yaşam sürenizi önemli ölçüde kısaltabilir. Yani, yazı tura falan atın ya da artık bahtınıza ne çıkarsa.

 

S: Perimenopoz genellikle ne kadar sürer?

C: Buna cevap vermek oldukça zor çünkü tarihsel olarak doktorların perimenopoz dönemindeki bir kadına çok uzun süre dikkat göstermesi pek görülmüş bir şey değil. Aslında, araştırmacılar perimenopoz dönemindeki bir kadının evrimsel amacının ne olabileceğini henüz keşfetmiş değillerse de bazıları dünyadaki karşılığı ödenmeyen emeklerin büyük bir bölümünü karşılamak olabileceğini öne sürüyor.

 

S: Sonunda menopoza ulaşmanın herhangi bir faydası var mı?

C: Dalga mı geçiyorsunuz? Artık ne adet görmek var ne planlanmamış gebelik tehlikesi. Kimseyi iplemeyecek ve kıçınızdan vecizeler uydurmak ihtiyacı duymayacaksınız. Menopoz fevkaladenin fevkinde bir şey.


Çeviren: Ülkü Başaran

Editör: Nuray Önoğlu

Kaynak: https://www.mcsweeneys.net/articles/thank-you-for-calling-the-perimenopause-hotline-where-our-hold-times-are-completely-unpredictable

 

 

 

07 Temmuz, 2022

Ağustos Böceği Bir Meşaledir

Böcek ki akıtıyor damla damla ağzından
Üzüm ballarında süzülmüş ağustosu
Titreyen şıngırdayan bir çocuk oyuncağı
Ağustos bu seste
Bu durmayı unutmuş seste

Çam diyor ağustos böceği
Çamlara kasideler söylüyor
Tanrı’ya yakarıyor nesli tükenmesin diye
Bu hanedanın
Ağaçlar içinde şah ağaç olan bu hanedanın

Ey masalcı adam iftira ettin sen
Bu harikalar harikası böceğe
Onu suçladın tembellikle
En çalışkan onu görüyorum ben
Hiç bir karşılık beklemeden
Yazı ağustosu çamı çınarı
Tanıtıyor bize yazı ağustosu çamı ve çınarı

Ağacın dalında güneşe doğru yaklaşarak
Suyun, bir damla suyun değerini altın ediyor
Çiğ damlası bir zümrüttür diyor
Susadıkça eşsiz sesiyle şarkılar söylüyor
İlahiler okuyor güneşe gönderiyor
Sen bunları levha levha kızart diyor
Bir daha yanmayacak şekilde kızart diyor
Kıyamete kadar kalsın insanlığa uzat diyor

Güneşi yakıcı güneş bilen gölgeyi reddeden
Gölgede saklanma kurnazlığını reddeden
Aç kalma pahasına olsa da öten
Susamanın armonilerini en iyi bilen
Matemden alevden bir gömlek giyen
Yapraktan bir saray ören
Sesini bir şehir gibi boşaltan nehre
Dağlara kırlara ve ormanlara zerre zerre

Sonra kış gelince karıncalar saklanır toprak altına
Herkes bir önlem almıştır o hariç
O hep iyiyi güzelliği yaşamış
Özgürlüğe dalıp çıkmış yalnız özgürlüğe
Öbürleri hep gerçeklik taslamış
Ama o hep gerçeği aramış
Gerçeği aramağa çağırmış
Ve gerçeği yaşamış

Sizin acımanıza gülüp geçiyor
Sizi gidi faydacılar çıkarcılar sizi
Üzülmeyin evi yok yuvası yok diye
Kışlık erzak biriktirmemiş diye
Sizin acımanıza yok onun ihtiyacı
– Sahtedir zaten acımanız
Siz ancak alay edersiniz acımasız–
Özgürlüğün sesidir o ürkmez korkmaz
Titremeden geçer gündüzden geceye

Bir başka ağustosta yeniden doğacaktır
Ağaçların tepelerinde güneşe en yakın yerde
Tanrı’nın sırrıyla bir mucizeyle
–Oysa nesli kesilmeliydi size göre–
Ama hiç bir zaman hiç bir yerde
Sönmez tanrının yaktığı meşale
İstersen bir böcekte olsun o meşale

Temmuzda ağustosta ağaçlar cayır cayır yanarken
Yalnız o, odur teselli eden dayanın diyen
Yaşamanın en büyük ilkesi sabrı öğütleyen
Yavru kuşlara masallar anlatarak geceye serine götüren
Adeta güneşle onların arasına bir perde geren
Şırıl şırıl sesiyle onları serinleten
Gözlerine ışıltılı vahalar gösteren
Çeşmelerden su sesleri alıp getiren
Sesiyle – o ufacık gövdesinden tüten–
Dağ gibi sessiz korumasız bahçeyi örten
Herkese her yere mutluluk saçan sevinç serpen
Dünya cehennemine cenneti karşı diken
Işık kıyametine mızraklar havale eden
Harbeler gönderen oklar atan sesinden
Ağustos böceği deyip hor gördüğümüz
Minik göğsünde bir koskoca orkestra taşıyan

Hiç yere hiç bir şey yaratmamış olanın
Bize gönderdiği bir muştucu o yaratık
Uyarıcı ve muştucu bir yaratık
– Tanrı boş yere bir şey yaratmamıştır
Anlayan için muştucu duyan için uyarıcı –

Ateşle dans eder o güneşle dans eder
Çırçıplak çıkar güneşin karşısına
Belki yaşayamaz güneşi eksik kışta
Fakat ardında unutulmaz bir yaz bırakır

Sezai Karakoç